- Anne ve babalar öncelikle çocuklarını tanımalı, onları ilgileri ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirmelidirler.bu konuda tutku ve arzularına göre değerlendirme yapmalıdırlar.
- anne ve babalar çocuklarındaki güven duygusunu pekiştirmek üzere onları yapıcı ve faal kılacak bir ortam hazırlamalıdırlar. ancak bu ortamı hazırlarken verecekleri görevin çocuğun yetenek ve kapasitesini aşmamasına özen göstermelidirler.
- anne ve babalar eğitimlerinde en önemli besinin ‘sevgi’ ve ‘sevecenlik’ olduğunu bilerek çocuklarına yeterince ilgi ve sevgi göstermelidirler. bu konuda aşırıya kaçmamaya özellikle dikkat etmelidirler.
- anne ve babalar eğitimlerinde ünlü düşünür Rousseau’nun şu görüşünü gözden uzak tutmamalıdırlar; çocuğunuza hiç bir şekilde sözle ders vermeyiniz. o ancak derslerin tecrübelerini almalıdır. ona hiç bir türle ceza uygulamayınız. çünkü o kabahatin ne olduğunu bilmez…… Rousseau bu sözleriyle çocuğa bilgiyi soyut düzeyde vermek yerine ‘yaşatarak öğretmenin’ önemine değinmektedir.
- anne ve babalar çocuklarının kendi kendilerini yönetmeleri yolunda başlattıkları girişimleri ‘yaş küçüklüğü’ vb. nedenlerle engellememelidirler.
- anne ve babalar gelişimin normal yüzlerini, zorlu dönemlerini bilmeli ve davranışlarını ona göre düzenlemelidirler.
- anne ve babalar her çocuğun kendine özgü niteliklerle donanmış ayrı bir birey olduğunu düşünerek, çocuğu diğer çocuklarla ve kardeşleriyle kıyaslama yoluna gitmemelidirler.
- anne ve babalar aile ve toplumca geçerli olan bazı kurallara uyma zorunluluğunu çocuğa hatırlatılmalı, uymadığı taktirde onu, ‘insanlararası ilişkileri anlatacak’ türdeki örnek olaylarla bilgilendirmelidirler. hiçbir eğitimsel yararı olmayan bedensel cezalar uygulanmamalıdır.
- anne ve babalar özellikle disiplin konusunda görüş birliğinde olmaya ve çocuğun yanında tartışmamaya özen göstermelidirler.
- anne ve babalar ‘oyun’ un , çocuğun gelişim ve eğitimi için önemli olduğunu düşünerek onun bu faaliyete zaman ayırmasını sağlamalıdırlar.
kitaplarını severek ve ilgiyle okuduğum çok değerli hocamız;
Sayın Prof.Dr. Haluk Yavuzer ‘in Çocuk Psikolojisi isimli kitabından alıntıdır. (sy.140-141)